23 Aralık 2010 Perşembe

bekledim de gelmedin..

          Bi' turuncu sonbahar mochası 
aldım bizim için. kimonomu giydim ve odamın loş ışığına çöreklendim.
sevdiğin gibi büyük bardaklara koydum, doymayız biz
kahveye çünkü. ama ellerimle ovmam gerekti yanıma gelmen
için heyhat..ne kadar ovsam da ancak su topladı ellerim, 
gözüme kapadım oradaki suları da emdi.
dizlerimi çektim göğsüme.. hani korkunca, kederlenince büzülür ya insan bi cenin, bi
soru işareti gibi, hah işte öyle kıvrıldım benliğime bi'sonbahar tırtılı gibi.
bulamadım düş eşimi. 25 sonbahar birbirini takip etti, renkler birbirini
kovaladı ağaçlarda muzurca, ve kulübemin camına bi'renk sıçradı
kan portakal, içli.
..harakiri..

Hora
Aralık/2o1o 

ve yandı kral..


ve yandı kral şaşkınlık içerisinde.sonsuzluk kelebekleri figanını not ederken 
fani çığlıklarının arasına, korkudan kalbinin boyası akmaya başladı kralın.
                  tacı titriyordu kafasında ve eflatun yaban lalesinin isyanını anlamlandırmaya çalışıyordu.
işte,bütün görkemiyle karşısında dikiliyordu ve yanıyordu
gizemin ve derinliğin renkleriyle.
ay bir yengeç olup gösteriyordu kıskaçlarını tehditkar ve bir
kaygı krizi kapıda mürdüme çalıyordu sırtında aklın sınırlarını
kemiren kelebekleriyle.kabuslarımdan biri bu ama canımı acıtıyor,
bu akan kan da ne? diye düşünürken birden terler içinde gözlerini açtı
ve derin bir nefes aldıktan sonra mor bir ejderhanın mezarında 
uzandığını gördü, uyandığı ölümdü.

Hora
Aralık/2o1o